Kayseri’de Avrupa Birliği tarafından finanse edilen “Sağlık Turizmi ve Hippoterapi Proje Açılış Toplantısı” gerçekleştirildi. Uluslararası Sağlık Turizmi Enstitüsü Yönetim Kurulu Üyemiz ve Kayseri Sağlık Turizmi Derneği Başkanı Mustafa Ragıp Adıgüzel’in ev sahipliğinde yapılan toplantıya Kayseri Vali Yardımcısı Erkan Kaçmaz’ın yanı sıra Uluslararası Sağlık Turizmi Enstitüsü Başkanımız Dr. Fatih Seyran, Eğitim Koordinatörümüz Prof. Dr. Nermin Gürhan, Denetleme Kurulu Üyemiz Furkan Çoker, Danışma Kurulu Üyemiz Av. Feride Hande Gemici ve AACI Türkiye Temsilcisi Ömer Peşinci de katıldı.

“AB POJEMİZİ HAYATA GEÇİRDİĞİMİZ İÇİN GURURLUYUZ”

Programın açılışında konuşan KAYSATUR Başkanı Adıgüzel; “Yıllardır Avrupa Birliği projeleri yapıyoruz. Bugün de bir Avrupa Birliği projesiyle karşınızdayız. Sağlık turizmi alanında şehrimizi sağlık turizmine hazırlamak istiyoruz. Kayseri’nin hem Erciyes’i, hem kış turizmi hem de yaz turizmi oldukça aslında cezbedici. Yani bir Göbeklitepe’ye eş diyebiliriz. Diğer tarafta Kapadokya’nın kapısıyız. Soğanlı ve Erdemli köyümüzün Kapadokya kabul edilmesi de bizi mutlu etti. Turizm acentelerimiz çok iyi çalışıyor. Erciyes’te bunun sonuçlarını görüyoruz. Hastanelerimiz çok modern, çok iyi durumdalar. Bu hem kamu hastanelerimizde hem de özel hastanelerimizde çok modern hale geldik. Erciyes Üniversitesi’ne bakarsanız bugün robotik cerrahiye kadar Kayseri ileri bir seviyeye gelmiş durumda. Tek yapmamız gereken pazarlamayı ve tanıtımı doğru yapmak. Bunun yanında; hippoterapiyi aslında geleneksel tıp sunumları arasında değerlendirebiliriz. Zaten at ile insan arasında mutlak bir bağ var. Ama bunu ilk duyduğumuzda gazilerimizin de bunu fizik tedavi desteği olarak kullanabilmesi, eğitimli at, fizyoterapist ve psikolog eşliğinde bu hizmeti alıyor olması, aynı zamanda down sendromlu ve birçok fiziki engel konusunda bu eğitimlerin veriliyor olması bizleri çok etkiledi. Bu yüzden sağlık turizmi projemize hippoterapiyi de ekledik. Bu projeyi başlattığımız için gururluyuz, onurluyuz” şeklinde konuştu.

“SAĞLIK TURİZMİNDE CİDDİ POTANSİYELE SAHİBİZ”

Türkiye’nin turizm anlamında ciddi potansiyeli olduğunu vurgulayan Kayseri Vali Yardımcısı Erkan Kaçmaz ise konuşmasında “Malumunuz olduğu üzere ülkemiz turizm anlamında ciddi bir noktada ve ciddi potansiyeli olan ve bunu da işlemeye devam eden bir ülke. 2023 itibariyle 55-56 milyar dolarlık bir turizm geliriyle ilk 5 ilk 6’ları zorlayan bir ülkeyiz. Bunun içinde de Kayseri olarak da bizler farklı anlamda turizmi nasıl canlandırırız, daha nasıl bir noktaya getiririz noktasında tüm paydaşlarla ortak bir kaygıyla hareket ediyoruz. Bunun içinde de turizmin artık çok çeşitlendiği, sadece denizin inanç, tarih veya farklı doğa özelinde değil işin bir de sağlık turizmi boyutunda ciddi bir potansiyel ve bir ivme var. Bunu da inşallah yine şehrimiz Kayserimiz özelinde biz bu potansiyeli şehrimizin ciddi kurumlarıyla, kuruluşlarıyla ortak bir kaygıyla, ortak bir çabayla nereye getirebiliriz yine hep beraber mücadelesini veriyoruz. Bugün de böyle güzel bir projeyle taçlandırıyoruz bunu. Bu projenin başta Kayserimize ve tüm ülkemize hayırlar getirmesini ben temenni ediyorum” ifadelerini kullandı.

“SAĞLIK TURİZMİNDE İNOVATİF YÖNETİME İHTİYACIMIZ VAR”

Açılış konuşmalarının ardından Uluslararası Sağlık Turizmi Enstitüsü tarafından hazırlanan seminerlere geçildi. Bu kapsamda ilk olarak söz alan Başkanımız Dr. Fatih Seyran, “Sağlık Turizminde İnovatif Yönetim” başlıklı bir sunum gerçekleştirdi. AB projesini hayata geçirmesi nedeniyle Uluslararası Sağlık Turizmi Enstitüsü Yönetim Kurulu Üyemiz ve Kayseri Sağlık Turizmi Derneği Başkanı Mustafa Ragıp Adıgüzel’i tebrik ederek sunumuna başlayan Seyran, “Sağlık turizmi hizmetlerinden faydalanmak isteyen bireylerde daha en başta oluşan farklı beklentilerin söz konusu alanın gelişimi için doğal ve itici bir güç olduğu söylenebilir. Bunun yanında sağlık turizmindeki şaşırtıcı seçenekler de belki bu alana ilgisiz olan bireyler için bile cazip gelebilir. Sağlık turizminden daha hızlı, daha ucuz ve daha nitelikli sağlık hizmeti arayışında olan bireyleri tatmin etmek, eskiyi tekrarlamakla mümkün olmayacaktır. Bu yönüyle, sağlık turizmi
uygulamalarında ortaya konan inovatif yaklaşımlar örgütlerin devamlılığı açısından sürükleyici bir rol oynayabilir. Sonuçta; sağlık turistleri için vadedilen yenilikler, pazarın ve kapasitenin de genişlemesini sağlayabilir” ifadelerini kullandı.

Sağlık turizminde dijital okuryazarlığın ve rekreasyonun önemine de vurgu yapan Seyran “Sağlık turizminde en fazla göze çarpan inovatif yaklaşımların dijital pazarlama, yapay zekâ ve teletıp uygulamaları alanlarında olduğu söylenebilir. Bu bağlamda sağlık turizmi uygulamalarında kullanılan teknolojik imkânların inovatif sağlık yönetiminde başat rol oynadığı anlaşılmaktadır. Bunun yanında ilaç ve aşı üretimindeki yenilikler, yeni cerrahi yöntemler ve bu yöntemleri kullanan sağlık profesyonellerinin mesleki becerileri gibi pek çok iyi ve yeni uygulama örneğini de takip etmek yerinde olacaktır. Bu yönüyle sağlık turizmi inovasyon süreçleri, bu alandaki kolektif ve kümülatif bilgi paylaşımlarını öncelikli hâle getirmektedir. İnovasyon süreçlerinden kopmak istenmiyorsa sağlık turizmi uygulamaları sunan ülkeler ve sağlık tesisleri için sürekli olarak “bizim alanımızda, bizim dışımızda neler oluyor?” sorusunun cevabı aranmalıdır. Aynı zamanda inovatif süreçlerin en başından en sonuna kadar belirli bir planlama çerçevesinde ortaya konabilmesi için örgüt yönetimlerinin kendi içlerinde en doğru modelleri de oluşturması gerekmektedir” şeklinde konuştu.

“SAĞLIK TURİZMİNDE DAHA ÖZEL BİR KALİTE VE AKREDİTASYON SÜRECİ BAŞLATIYORUZ”

“Sağlık Turizminde Akreditasyon” başlıklı bir sunum yapan AACI Türkiye Temsilcisi Ömer Peşinci ise, “Sağlık turizmi alanında rekabetin artmasıyla birlikte hastaların güven duyması her zamankinden daha önemlidir. Akredite edilmiş bir sağlık kurumu olarak tanındığınızda, hasta güvenini kazanma konusunda büyük bir avantaj elde edersiniz. Akreditasyon belgesi, sizin uluslararası standartlara uygun hizmetler sunduğunuzu kanıtlar. Akredite olan tesisler, hasta odaklı yaklaşımlarıyla bilinir ve bu da hasta memnuniyetini artırır” dedi. Sağlık turizminde akreditasyonun hasta güvenliği kadar, sağlık tesisleri için de çok önemli bir otokontrol sistemi olduğunu belirten Peşinci, konuşmasında GOLDEN PRESTIGE sertifika süreçlerine de değindi. Peşinci, “AACI Türkiye olarak, Uluslararası Sağlık Turizmi Enstitüsü ile birlikte geçen hafta çok önemli bir adım daha attık. İmzaladığımız protokol kapsamında sağlık turizmi tesislerine özel GOLDEN PRESTIGE sertifika sürecini başlattık. Bu sayede Türkiye’de sağlık turizmi yetki belgesi olan sağlık kurumları ile aracı kuruluşların kalite ve akreditasyon süreçlerine katkı sağlamak amacıyla yeni bir döneme girdiğimizi söyleyebiliriz. Bu kapsamda GOLDEN PRESTIGE isimli özel değerlendirme rehberlerimiz ışığında belirlenen kriterlere uyum sağlayan sağlık turizmi tesislerinin sertifikalandırılmaları yapılabilecek. Bizler bu sertifika işlemleri sayesinde sağlık turistlerinin daha güvenli ve istekli bir şekilde ülkemizi tercih etmesine katkı sağlamayı amaçlıyoruz. Talep eden ve kriterlere uyum sağlayan sağlık turizmi tesislerine GOLDEN PRESTIGE sertifikası verebileceğiz” ifadelerini kullandı.

“SAĞLIK TURİZMİNDE TEŞVİK FIRSATLARINI KAÇIRMAYIN”

Seyran ve Peşinci’nin ardından sahne alan Denetleme Kurulu Üyemiz ve Sağlık Turizmi Teşvik Uzmanı Furkan Çoker ise “Sağlık Turizminde Teşvik Yönetimi” başlıklı bir sunum gerçekleştirdi. Konuşmasında “Sağlık turizminin son yıllarda ülkemiz için ne kadar önemli bir sektör olduğunu bilmeyen yoktur. Ülkemiz sağlık turizmindeki potansiyelini artırmak ve sektörü daha da geliştirmek amacıyla çeşitli devlet teşvikleri ve destek mekanizmalarını devreye sokuyor. Yaklaşık altı ay önce tarihinde yenilenen ve Ticaret Bakanlığı tarafından yayımlanan yeni genelge bu alanda devlet teşviklerinde önemli değişiklikler ve yenilikler getirildi. Yayımlanan genelgeyle birlikte Türkiye’nin sağlık turizmi sektörünü desteklemek ve geliştirmek için bir adım daha attığını söyleyebiliriz. Bu teşvikler sayesinde sektörün uluslararası rekabet gücü biraz daha artacak, ülke ekonomisine katkı sağlanacak ve Türkiye’nin sağlık turizmindeki potansiyeli daha etkin bir şekilde değerlendirilebilecek” ifadelerini kullandı. Sağlık turizminde teşvik fırsatlarının kaçırılmaması gerektiğini belirten Çoker, ” Bu fırsatları kaçırmamak kadar doğru bir şekilde değerlendirmek de önem taşıyor. Aracı kuruluşlara, sağlık tesislerine veya işbirliği kuruluşlarına tescil ve koruma desteğinden pazara giriş belgeleri desteğine, acente komisyon desteğinden komplikasyon ve seyahat sağlık sigortası desteğine, istihdam desteğinden yabancı dil ve sağlık turizmi eğitimi desteğine, hasta yol desteğinden reklam, tanıtım ve pazarlama desteğine kadar yüzde 60, yüzde 70 bandında destekler söz konusu olabiliyor. Burada girişimcilerimiz için teşvik yönetimini son derece titiz ve güncel şekilde takip etmek önem taşıyor” dedi.

Sunumların ardından plaket takdimi ve kapanış konuşmaları ile program son buldu.


Diğer Yazılar

Yazıyı Paylaş: