Sağlık Turizmi Kapsamında Ulusal Afet Sonrası Deprem Bölgelerinde Yürütülen Sağlık Hizmetlerine Kısa Bir Bakış

Uzm. Evren ASLANER DURMAZ, evrenaslaner@gmail.com

Sağlık turizmi; kısaca bireylerin hem koruyucu hem tedavi edici hem rehabilite edici hem de sağlığı geliştirici hizmetleri almak amacı ile yaşadıkları ülke dışında bir ülkeye ziyaretleridir. Sağlık turizminde sadece tedavi edici hizmetler bulunmamaktadır. Sağlığın korunması ve geliştirilmesi de sağlık turizminin seçilmesinde etkilidir.

2019 yılında sağlık turizmi ve turistiğin sağlığı kapsamında ülkemizde 701.046 hasta sağlık hizmeti almıştır. 2020 yılında yaşanan küresel salgın sebebiylesağlık turisti sayısında gözle görülür bir azalma meydana gelmiştir ve turizm geliri 1.164.779 bin dolara gerilemiştir. 2021 yılında da etkisi devam eden küresel salgın sonrası toplam 670.730 kişi sağlık hizmeti almış ve buradan elde edilen gelir 1.726.973 ABD doları tutarında gerçekleşmiştir. 2022 yılında toplam 1.258.382 kişi sağlık hizmeti almak için ülkemize gelmiş ve buradan elde edilen gelir 2.119.059 ABD doları tutarında gerçekleşmiştir. Bu ivme 2023 yılının başında yaşanan ulusal deprem felaketlerinden etkilenmiş ve yatay seyrederek toplamda 1.398.504 kişi sağlık hizmeti almak için ülkemize gelmiş ve buradan elde edilen gelir 2.307.130 ABD doları tutarında gerçekleşmiştir.

Ülkemizde yaşanan 6 Şubat 2023 tarihinde başlayan depremler sonucunda resmi verilere göre yaklaşık elli bin kişi hayatını kaybetti, yüz binden fazla kişi yaralandı; milyonlarca kişi evsiz kalarak başka şehirlere göç etmek zorunda kaldı. Yaklaşık olarak 10 milyondan fazla kişi depreme bağlı olarak duygusal, sosyal ve ekonomik açıdan doğrudan ve dolaylı olumsuz etkiler yaşadı. Depremden sonra çok sayıda ulusal ve uluslararası örgüt deprem bölgesinde yardım çalışmaları yaptı ve yapmaya devam etmektedir.

Deprem sonrası acil sağlık hizmetlerinde öğrendiğimiz tecrübeler ve toparlanma sürecindeki afet bölgelerindeki önceliklerimiz özellikle sağlık turizminde insan hareketliliğini ele almak ve ülkelerine geri dönüş için uygun koşulları oluşturmak, ekonomik toparlanma için insan hareketliliğinden yararlanmak ve acil durum geçim kaynaklarını güçlendirmek ve gelecekteki olası felaketlere karşı daha fazla hazırlıklı olmaya çalışmak olmuştur.

Depremden etkilen illerin 8’inde toplam 7.806 yatak kapasiteli üniversite hastanesi bulunmaktadır. Bölge illerinde yer alan ve hasar gören hastane sayıları ve yatak kapasitelerine ilişkin veriler T.C. Cumhurbaşkanlığı 2023 Strateji ve Bütçe Başkanlığı Kahramanmaraş ve Hatay Depremleri raporunda paylaşılmıştır. Güncel hasar tespit verilerine göre Sağlık Bakanlığına ait 27, üniversitelere ait 6 ve özel sektöre ait 9 olmak üzere bölgedeki toplam 42 hastane binası ağır ve orta hasarlı durumdadır. Az hasarlı hastane binalarının sayısı ise Sağlık Bakanlığında 75, üniversitelerde 12 ve özel sektörde 7 olmak üzere toplam 94’tür.

Bölgede zarar gören ikinci ve üçüncü basamak Sağlık Bakanlığı hastanelerinin onarımı ile onarım yapılamayacak durumdaki binaların yeniden yapımı kapsamında 45,3 milyar TL; cihaz ve tefriş ihtiyacı için de 13 milyar TL olmak üzere yaklaşık 58,3 milyar TL (3,1 milyar dolar) maliyet oluşmuştur. Hasar tespit çalışmaları devam eden birinci basamak sağlık tesislerindeki hasar tutarının 14 milyar TL olduğu tahmin edilmektedir. Ayrıca, özel hastaneler için onarımı yapılamayacak binaların yeniden yapımı, hasarlı binaların onarımı ile makine teçhizat ihtiyaçlarından dolayı 6,9 milyar TL kaynak ihtiyacı bulunmaktadır.

Bölgedeki sekiz üniversite hastanesinin onarım ile makine ve teçhizat ihtiyaçları 1,7 milyar TL’ dir. Bu doğrultuda sağlık sektörü genelinde oluşan toplam hasar 80,9 milyar TL’ dir (4,3 milyar dolar).Tüm alanlardaki hizmetlerin sağlanması için hizmetlerin koordinasyonu ve planlı yönetimi gerekmektedir. Bunun için hizmetler tek elden planlanarak koordine edilmeli, ancak yerel ve ulusal “tüm kaynaklardan” (donanım, sarf malzemeleri ve insan gücü) ve özellikle sivil toplum örgütlerinin ve uzmanlık derneklerinin gücünden en üst seviyede yararlanılmalıdır.

Türkiye Diri Fay Haritası’na göre ülkeyi boydan boya kat eden Kuzey Anadolu Fayı, Doğu Anadolu Fayı ile Doğu Anadolu, Marmara ve Ege bölgeleri ülkemizde deprem riski en yüksek olan alanlardır.

Yaşanılan deprem felaketinden ders çıkarılması anlamında tavsiye olarak ilk önceliklerimiz, afet riski yüksek bölgelerden başlanarak ülke genelinde hastanelerin deprem dayanımlarının test edilmesi, test sonucu uygun olmayan hastaneler için gereğinin yapılması olmalıdır. Afet riski yüksek bölgeler başta olmak üzere tüm özel ve kamu sağlık personeline afet durumlarına hazırlığa ve afetten zarar görenlere müdahaleye yönelik hizmet içi eğitim içeriklerinin güçlendirilmesi çalışmalarına ara vermeden devam edilmelidir. Nisan 2023 OHSAD raporuna göre kısa vadede sağlık turizminde yaklaşık %40 kadar küçülme ve kayıplar yaşanmışken sağlık turistlerinin öncelik profili değişmiştir. Nasıl ki insanlar pandemide “Hastanelerin güvenli turizm sertifikası var mı?” diye sorduysa, bugün de “Hastaneleriniz depreme dayanıklı mı?” diye soruyor.

Diğer Yazılar

Yazıyı Paylaş: